28 Temmuz 2016 Perşembe

Bollywood'un Kralı, Gülüşüne Hayran Olunası Bir Adam: Shahrukh Khan'ın En Beğenilen Filmleri #2


Main yahan hoon phir se !! (Yeniden buradayım) :))

Shahrukh Khan'ın en beğenilen filmlerine bu yazımızda devam ediyoruz. 






Bakalım sıradaki filmimiz hangisiymiş?



6. Devdas - 2002 





Bir Sanjay Leela Bhansali filmi. Aşkı, şehveti, entrikayı ,içinde barındırıyor. Danslar, müzik, gösteriş ve harika bir kadro :
Shahrukh Khan, Aishwarya Rai ve Madhuri Dixit...

Konusu: Her şeyin, hatta yaşamın bile üzerindeki bir aşkın öyküsü. Devdas (SRK) adında, seven, seven ve sadece seven bir adamın destanı… Zengin bir ailenin çocuğu olarak doğan Devdas, güzel oyun arkadaşı Paro ile (Aishwarya Rai) , her şeyin üstündeki aşkın daha ne olduğu anlaşılmadan hissedildiği, çekici bir çocukluk dönemini paylaşmıştır. Statülerindeki ve aile geçmişlerindeki farklılıklardan habersiz iki arkadaş arasında asla kopmayacak bir bağ oluşmuştur.

Gençlik geldiğinde, aşkları daha da güçlenmiştir. Ama heyhat, Devdas’ın bahtsız bir zayıflık anı, onunla sevgili Paro’sunun arasına hiç yıkılmayacak bir ayrılık duvarı örmüştür. Duvarın bir tarafında evlenip başka birinin karısı olan, kalbi kırılmış Paro vardır. Öbür tarafındaysa, tamamen yıkılmış Devdas. Paro’suz bir hayatın acısına katlanamayan Devdas, alkolü en sadık dostu edinmiştir. Ama içki Devdas’a o yakıcı acıyı unutturamaz. Güzel fahişe Chandramukhi’nin (Madhuri Dixit) sarsılmaz sadakati bile, Paro’yu kaybetmenin yarattığı kalp acısını dindirememiştir..


Söz konusu Sanjay Leela Bhansali oldu mu filmlerindeki her şarkı birbirinden büyülü oluyor. Ben şuraya Paro ve Devdas'ın mükemmel sahnesini koyuyorum tabi ki de :)





7. Kal Ho Naa Ho - 2003 (Yarın Olmayabilir)



Neredeyse filmin her saniyesinde salya sümük ağladığım, Srk için 'Allah'ım bu nasıl bir tatlılıktır ! ' nidaları attığım doğrudur :)
Kesinlikle izlenmesi gereken bir film. Aşkın ve fedakarlığın önemini en acı şekilde bizlere sunuyor. Srk ve Preity Zinta'nın harika uyumu ve gamzelerini izlemekten filmi izleyemeyebilirsiniz benden söylemesi :)

Konusu: 'The indian love story' sloganlı 2003 yapımı Karan Johar- Nikhil Advani filmidir.Aşkın ne zaman nerede geleceği,hayatının aşkının aslında başucunda olup da farketmediğin,sevmenin sevdiğini mutlu görmek olduğunun,aşka bazen bir ömrün yetmediğinin,insanların her zaman eşinin iyi bir arkadaş olmasının istediği fakat en iyi arkadaşının eşin olabileceğini bize gösteren filmdir.


Yahu bu adamın her filmi güzel, filmlerindeki her şarkı bir harika :)






8. Main Hoon Na - 2004 (Ben Yanındayım)



Güzel bir film daha. Bu filmde Shahrukh Khan'ı pek 'aşık oğlan' değil de ''koruyucu abi' olarak göreceksiniz. Güzel vakit geçirebileceğiniz, eğlenceli bir gençlik filmi.

Konusu: Yüzbaşı Ram in yıllardır görmediği kardeşini bulmak ve komutanının kızını korumak için bir üniversitede öğrenci hayatı yaşamasını anlatıyor.

Filmden eğlenceli bir parti şarkısı :)






9. Veer & Zaara - 2004 





Aaaah, bu film o kadar güzel, o kadar dokunaklı ki. Shahrukh Khan'ın en en sevdiğim filmlerindendir kesinlikle. Ayrıca en çok ağladığım :(
Yeniden Srk ve Preity Zinta'nın uyumunu görüyoruz. Bir sürpriz oyuncu da Rani Mukherjee. Garip ama etkileyici bir karşılaşma ile alevlenen aşkın mucizevi büyüklüğünü gösteriyor.

Konusu : Veer Pratabh Singh (Shahrukh Khan) ve Zaara'nın ( Prety Zinta) aşk hikayesini anlatan bir yapım. Büyük bir komploya düşürülen Veer, 22 yıl hapishanede yatar. Aşkı için her şeye katlanan ve ona kavuşacağı günü bekleyen Veer, sevdiğine kavuşacak mıdır ?


Bu filme torpil geçeceğim valla :) İki güzel ve aşk dolu klibi koyuyorum.



Do pal filmdeki favori şarkım kesinlikle <3




10. Chak De India - 2007 (Haydi Hindistan)

Haksızlığa uğrayan Kabir Khan adlı bir oyuncunun yıllar sonra bir kadın hokey takımını çalıştırmaya başlamasıyla olaylar gelişiyor. Mücadele ruhu ve kadın gücünü izleyicilere yine yeni yeniden aktarıyor. Shahrukh Khan'ın böyle filmler yapması dileğiyle; bir kez daha her rolün üstesinden fazlasıyla geldiğini gösteren harikulade bir film...

Konusu : Kabir Khan, Pakistanlılarla oynanan hokey maçında son atışı yapar ve Hindistan Pakistan'a karşı mağlup olur. Ona geçmiş olsun demek isteyen Pakistanlı bir genç ile Kabir Khan tokalaşırken basın tarafından fotoğrafları çekilir ve maçı sattığı iddia edilerek işinden mahallesinden olur. Kabir Khan 7 yıl sonra kurulacak olan kızlar hokey takımı için geri döner... 

Mücadele ruhunu yansıtan süper bir şarkı <3







İkinci listemizin de böylece sonuna gelmiş bulunuyoruz sevgili okuyucular :)
Üçüncü yazımda görüşmek üzere...

Khuda Hafiz! :)

27 Temmuz 2016 Çarşamba

Bollywood'un Kralı, Gülüşüne Hayran Olunası Bir Adam: Shahrukh Khan'ın En Beğenilen Filmleri #1

Namaste!!  :)

Bugün sizlere her filmini bayıla bayıla izlediğim, yüreği güzel bir aktörün en sevdiğim filmleri ile ilgili bir liste hazırlamak istiyorum.
Peki kim bu aktör? Başlıktan da anlayacağınız üzere kendisi Hintli, bir Bollywood harikası.
'The King of the Bollywood' ya da 'Baadshah' gibi birçok lakabı olan; genç oyuncuların idolü, ünü dünyaya yayılmış bir isim: Tabi ki de Shahrukh Khan (SRK)


Ahh, şu gamzelere bir bakar mısınız? :)))

Kendisi 2 Kasım 1965 Yeni Delhi doğumlu. Yani 51 yaşında. Fakat Khan'ların özelliği sanırım, hiç göstermiyorlar yaşlarını.

PS: Bollywood'u sallayan 3 Khan kardeş değil. Hindistan'da genellikle Müslüman insanların soyadı Khan oluyor. Ne tesadüftür ki 3 Khan da aynı yılda doğmuş ve üçü de kendi alanında zirvede bulunuyor.

Listemi filmlerin yıllarına göre ayarlayacağım çünkü her filmi benim için ayrı bir önem taşıyor. Bu nedenle 'en sevdiğim film' diyerek bir liste yapmak çok zor olur. :)

Romantizmin kralı olan SRK'in çoğu filminde hiç şüphesiz gözyaşlarım sel oldu, aktı.

Şimdi gelelim listeye...

1. Dilwale Dulhania Le Jayenge - 1995 (Cesur Yürek Gelini Alır)


Aahh, bu filmi nasıl anlatsam bilemiyorum. Srk'ye aşık oluğum filmdir kendileri. Aşkı bu kadar yalın, bu kadar tutkulu anlatan bir film görmedim gerçekten. Kajol ile olan uyumun inanılmazlığına ne demeli peki? Bollywood'un en yakıştırılan çifti olmalarını sağlayan filmlerden bir tanesi ddlj. Ayrıca en uzun süre vizyonda kalan ikinci filmdir. İlk film bir Çin filmi diye hatırlıyorum.

Konusu:  Raj İngiltere'de yaşayan zengin, sorumsuz ve kaygısız bir Hindistanlıdır. Simran ise İngiltere'de yaşamasına rağmen Hint geleneklerine sıkı sıkıya bağlı olan bir ailenin kızıdır. İkisi, bir aylık Avrupa gezisi sırasında karşılaşırlar; didişme ve şakalarla başlayan arkadaşlıkları gezinin sonunda aşka dönüşür. Fakat birbirlerine aşık olduklarını anladıklarında artık çok geç olmuştur. Simran babasının Hindistan'daki arkadaşının oğlu ile evlenmek için yola çıkmıştır bile...
Film 800 hafta gösterimde kalma gibi bir rekora sahip, ayrıca ölmeden önce görmeniz gereken 1001 film listesinde de yer alıyor.

Bir de sizlere bu filmin en sevdiğim, en dokunaklı bölümünde çalan şarkıyı koyayım:









2. Dil To Pagal Hai - 1997 (Yürek Çılgındır)




Bu film ile Srk Ddlj'den sonra başarı basamaklarını çıkmaya devam etmiştir.Hem şarkılarıyla hem de danslarıyla beni benden alan bir harika film daha...

Konusu: Rahul(Shahrukh Khan) ve Nisha(Karisma Kapoor) iki samimi arkadaştırr. Bir dans grupları vardır ve dans her şeyleridir. Ayağını inciterek bir süre danstan uzaklaşmak zorunda kalan Nisha’nın yerine hem çok güzel hem de iyi bir dansçı olan Pooja(Madhuri Dixit) dans grubuna girince işler değişmeye başlar...

Filmden sevdiğim bir şarkı: 










3. Kuch Kuch Hota Hai - 1998 (Bir Şeyler Oluyor)




DDLJ tadında bir film. Srk ve Kajol kimyasını gözler önüne seren;beni ağlamaktan, güldürmekten bir hal eden, klasikleşmiş bir film. 

Konusu: Kolejden 3 arkadaş. Rahul, Anjali ve Tina. Rahul ve Anjali çok yakın iki dosttur.
 Bir gün bunların hayatına Tina girer. Rahul Tina’ya aşık olur. Anjali ise durumu fark ettiğinde onlardan ayrılır. Kolejden sonra Rahul ile Tina evlenir.Tina doğum sırasında vefat eder ama çocuğu yaşar. Önceden çocuğuna 8 mektup bırakmıştır. Son mektup çok ilginçtir.

Şuraya bir de şarkı bırakayım:


PS: Bu filmin tüm şarkıları bir harikadır doğrusu:)








4. Mohabbatein - 2000 (Aşk)




Aşkın tüm engelleri aşacak güce sahip olduğunu anlatan bir film. Biraz Dead Poets Society tadında, disiplin ve baskıya karşı koyan bir öğretmenin ve öğrencilerinin mücadelesini anlatıyor. Fakat öğretmen ve öğrencileri bu mücadeleyi aşk yoluyla aktarıyor bizlere.
 Aishwarya Rai'nin güzelliği, Shahrukh Khan'ın karizmasıyla ortaya çıkan aşk kokulu sıcacık bir film.

Konusu: Mükemmel bir aşk filmi. Aşkın önünde hiçbir engelin duramayacağını gösteren bir başyapıt. Filmde Shahrukh Khan öğrencilik yıllarında sevdiği kızın (Aishwarya Rai) babasının (Amitabh Bachchan) müdür olduğu okula müzik öğretmeni olarak gelir. Kızın babası kızının ölümünden Shahrukh Khan'ı sorumlu tutar fakat aradan geçen yıllar babasının Shahrukh Khan'ı tanımasına engel olur. Yatılı okulda çok katı bir disiplin uygulayan kızın babasına karşı Shahrukh Khan'ın verdiği mücadele anlatılmaktadır.


Yine her biri birbirinden güzel şarkıları içeren bir film daha. Benden size bir öneriyi şuraya koyayım :)







5. Kabhi Khushi Kabhi Gham - 2001 (Bazen Sevinç Bazen Keder)




Aile bağlarının önemini gözler önüne seren bir film. Kadro bir harika. Yeniden Srk ve Kajol uyumunu iliklerimize kadar hissediyoruz. Rani Mukherjee Chopra, Hrithik Roshan, Kareena Kapoor Khan, Amitabh Bachchan ve Jaya Bachchan. Daha ne olsun :) 
 Her şeye sahip olan bir ailenin birden dağılması, bir babanın ve oğlun rest çekerek kendi kararlarıyla yollarına devam etmesini anlatıyor. Önemli olan şeyin para değil, saygı ve sevgi olduğunu ufak ufak gösteriyor bu sıcak film bizlere. Bir başyapıt niteliğinde :)

Konusu: Hindistan’ın gelmiş geçmiş en fazla gişe yapmış filmi, bazı (komik ve göz yaşartıcı) sihirli anlara ve muhtemelen dünyanın en güzel ailesine sahip! işadamı Yashovardhan Raichand ve onu çok seven karısı Nandini, ağırbaşlı ve sevgi dolu iki oğulları Rahul ve Rohan da dahil olmak üzere, hayatta insanın isteyebileceği hemen her şeye sahiptirler. Nandini iki oğlunu da çok sever, ama evlat edindikleri Rahul’la aralarında özel bir bağ vardır. Raichand’lar için hayat olaysız geçmektedir, ta ki Rahul hayat dolu Anjali’ye âşık olana kadar. Rahul, Anjali’nin orta sınıftan olmasını hiç tasvip etmeyen babasına karşı gelir. Annesi ne kadar telaşlanırsa telaşlansın, Rahul bu defa taviz vermez ve Anjali’yle evlenmek için evden ayrılır. İşte Rohan da o noktada devreye girer. Annesine her şeyi yoluna koyacağına ve Rahul’u eve getireceğine dair söz verir. Ama bu sözü tutmaya çalışırken, Anjali’nin güzel kızkardeşi Pooja’ya – ya da, Poo’ya –sırılsıklam âşık olur. Yashovardhan, Rahul’u affedecek midir? Rohan Rahul’u geri dönmeye ikna edebilecek midir? Raichand ailesi tekrar birleşebilecek midir?


Srk ve Kajol'un uyumunu tek bir kliple göster deseniz, size bu şarkıyı gösterirdim kesinlikle...







Eveet!Bu yazımın ilk bölümüydü. Toplam üç bölümden oluşacak yani diğer yazılarımı beklemede kalın! :)))


Khuda Hafiz... 


10 Temmuz 2016 Pazar

Bir Zarif Adam: Cahit Zarifoğlu #2

Eveet, şimdi sıra geldi Yedi Güzel Adam'a...

Yedi Güzel Adam Cahit Zarifoğlu'nun bir şiir kitabıdır aslında. TRT'de bu isimle dizisi yapılmıştır. Türk Edebiyatı'nda yadsınamaz yerleri olan Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazıt, Rasim Özdenören, Ahmet Akif İnan, Nuri Pakdil, Ali Kutlay, Alaaddin Özdenören'in hayatlarını konu alıyor. 1970'li yıllara ait sağ-sol çatışmaları, Maraş katliamı ve 1980 darbesine ait gerçekleri hem yedi güzel adamın gözünden, hem de sağcı ve solcu gençlerin gözünden anlatıyor. 

Bu dizide Cahit Zarifoğlu'nun şiirlerindeki sevgi ve hasretinin sebebi liseli aşkı Zehra çıkıyor karşımıza. Cahit'in aşkı, yıllar sonra aynı okulda öğretmenlik yapmaları ve içlerindeki duyguları sorgulamaları gerektiği gerçeği bir bıçak gibi saplanıyor iki aşığın yüreğine...




Diziden hayat kokan, şiir kokan birkaç alıntı...

'Acını yaşa. Öfkeni de yaşa. Ve seyret. Kendini sakın bastırma. Öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi bak, seyret. Uzanıp onu almaya kalkışma. Kendini suçlama. Başkalarını da suçlama. Olacak olandan kaçınamazsın. O yüzden hiç bastırma kendini, baskılama. Çünkü insan bastırdığı duygunun esiri olur.'

' Herkes buzdağının görünen kısmının şiirini yazar ya; ben görünmeyen kısmının şiirini yazmaya çalışıyorum.'

'Sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalarda aşk şiiri yazmak bile başlı başına baş kaldırmaktır. En iyi aşk şiirlerine bakın. Devrimci ruha sahip şairler tarafından yazıldığını göreceksiniz. Mesela Cemal Süreya. Mesela Nazım Hikmet. Mesela Ahmed Arif, Necip Fazıl, Alaeddin Özdenören, Atilla İlhan, Adil Erdem Bayazıt. Bu insanlar, yazdıkları şiirleriyle sevgisizlik düzenine baş kaldırmış devrimci şairlerdir. Aşk, tarih boyunca nefret karşısında hep kazanmıştır. Ve yine de zafer aşkın olacaktır. Çünkü aşk umuttur, devrimdir, ülküdür.'

'Yine de biri çıksa, nasılsın dese; alışkanlıkla iyiyim diyeceğim. Kederli olduğum da söylenemez zaten. Buna sebep de yok çünkü.
Ne taze bir ölüye sahibim, ne felaket geçirenlerim var. Dedim ya oturuyorum öylece. İyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok.'










KIRLARDA ÇİÇEKLER ARTIK BENSİZ AÇACAK.

Cahit pankreas kanseridir. Yıllardır içinde biriktirdiği yalnızlığı, derdi adeta içten içe zarar verir şaire. Elem dağları kurulmuştur gene sevdiklerinin kalbinde. Günden güne erir, bir süre sonra yataklar olur meskeni şairin veya cehennemi. Sık sık dostları gelir ziyarete, onlara durumunun kötü olduğunu belli etmek istemez. Cahit, Rasim Özdenören'den fıkra anlatmasını ister, çocuklara gülümser. Yine ölümün yaklaşmasının verdiği hüzünle ona refakat eden Erdem Bayazıt'ın elinden tutar bir gün. 'Erdem' der. 'Kırlarda çiçekler artık bensiz açacak.'




YALNIZLIKTAN KURTULUŞ

İçindeki yalnızlığı, 'üstad' dediği Necip Fazıl'ın müdahelesiyle askıya alır. Üstad Cahit'e uygun bir eş bulur. Bu eş, üstadın hocası Abdülhakim Arvasi'nin soyundan Berat Hanım'dır. Nikahta şahit Necip Fazıl olacaktır.

'Ben hep dua ederdim.
Ya Rab bana öyle bir eş ver ki
Hamlığımı yüzüme vurmasın
Engin gülüşüyle beni yıkasın
Gönül besmelesiyle doğrasın
Aşk kazanında kaynatsın.
Kendi de tuzu biberi olsun ki beraber yanalım, beraber pişelim.'


ABDURRAHMAN CAHİT ZARİFOĞLU





HAKKINDA DAHA FAZLA BİLGİ EDİNMEK İÇİN:

http://onedio.com/haber/cahit-zarifoglu-nun-hayatina-dair-bilmeniz-gereken-15-ilginc-bilgi-482201





Kafkaokur Fikir Sanat ve Edebiyat Dergisi Sayı 11

Bir Zarif Adam: Cahit Zarifoğlu #1


  Bu yazıyı uzun zamandır yazmayı planlıyordum fakat bir türlü başlayamadım. Oturdum bilgisayar başına, önümde dergilerim, şiir defterim ve telefonumla uzun sürecek bir yolculuğa adımımı attım :)

  Bu yazıyı okurken Yedi Güzel Adam'dan bir şarkı dinlemek istersiniz belki...





  Öncelikle zarif adam Cahit Zarifoğlu kimdir, nerede doğdu? Kısaca bilgi vermek istiyorum sizlere...

  1940'ta Ankara'da doğar Cahit. Babası hakim olduğu için çocukluğu Güneydoğuda geçer. İlkokula Siverek'te başlar, Maraş ve Ankara'da bitirir. Ortaokula ise Kızılcahamam'da başlar. Liseyi Maraş'ta bitirir. Cahit'in okul süreci zorlu geçmiştir. 

  Zarifoğlu, bu simin nereden geldiğini şu sözlerle anlatıyor 

''Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya'dan Maraş'a gelip yerleşmişler. 
Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif'miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif'ten geliyor. Daha çok bu sebeple olacak Kafkasya'yı çok seviyorum.'' 

  Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başlar. Usta hikayeci Rasim Özdenören, şair Erdem Beyazıt, şair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okur Zarifoğlu.
Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirir. Öğrencilik zamanlarında çalışmak zorunda kalan Cahit, muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalışır. Bu sürede derslerini aksatsa da şairlik ve yazarlığa olan ilgisi ve sevgisi hiç bitmez.

  Sezai Karakoç'un yayınladığı Diriliş dergisinde şiirleri yayınlanır. Ardından Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı dergiye yazmaya başlar. 1976'dan itibaren ise Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan'ın kuruculuğunu üstlendiği Mavera dergisi ortaya çıkar. Bu dergide şiirleri, birtakım senaryo çalışmaları, hikayeleri yayınlanır. Mavera dergisi, Zarifoğlu'nun şiirde ustalaştığı dönemdir.



ARİSTO CAHİT 

  Sessiz, içine kapanıktır Cahit. Suskunluğu arkadaşları tarafından zaman zaman yanlış anlaşılmalara neden olur. Çünkü arkadaşları yanlarında olmasına rağmen sohbetlerine katılmaz, umursamaz görünür. Bu suskun ve sürekli düşünceli hali karşısında arkadaşları Zarifoğlu'na 'Aristo Cahit' lakabını takarlar. Umursamadığı ve sessiz kaldığı olayları Zarifoğlu şiirlerine, günlüklerine yansıtır. Bu durum arkadaşları tarafından ilerleyen dönemlerde şaşkınlıkla karşılanır.

CESARET 

  Denizi çok seven Zarifoğlu sırf deniz sevgisinden deniz motoru kiralayan birinin yanında bir yazını karın tokluğuna çalışarak geçirir. Denizi doyasıya yaşar Zarifoğlu. Almancasını geliştirmek için Almanya'ya gider, Avrupa'yı otostopla gezer. Keşke biz de bu kadar cesaretli olabilsek ve tutkularımızın peşinden gidebilsek dedirten bir davranış doğrusu :)

Cahit Zarifoğlu'nun Şiir Hakkındaki Düşüncesi 

'' Sanırım şiirin evi kalbdir ve kalble yazılmalıdır. Zekanın rolünü inkar ediyor değilim. Bilakis mutlaka gereğine inanıyorum. Buradaki inceliğe dikkat etmenizi isterim. Bu şuna benzer ki, İslam'la mükellef olmak için akıl şarttır, ama iman akılla değildir.''

''Şiir apayrı bir dünya, ayrı bir deniz.''

Ali Haydar Haksal'ın 'Zarif Şair Cahit Zarifoğlu' kitabının 'Cahit Zarifoğlu'nu Anlamak Üzerine' bölümünde Zarifoğlu ve şiiri hakkında bir anısı

  Mavera dergisi İstanbul'a taşındığında bir okurun protesto mektubunu anımsadım. Kişi diyordu ki, ''Bu dergide Cahit Zarifoğlu ve Ali Haydar Haksal yazmayı sürdürürlerse bir yıl boyunca bu dergiyi almayacağım ve protesto ediyorum.'' 
Zarifoğlu'nun gülümseyen karesi gözlerimin önündedir. Bu esmer gülüşün 'güzeel' deyişi silinmiyor belleğimden. Hala bana acı bir tebessüm gibi gelir. Şiir dünyası için büyük bir kayıp oldu. Yukarıdaki anımı anlatmamın nedeni sanatçının yalnızlığını yaşadığının resmidir bu. Ama hüzünlü bir resmi. Her sanatçı ister ki eseri okunsun, izlensin. Kendilerini okuyan, gene de kendileri olurlar çoğu zaman.