Bu yazıyı okurken Yedi Güzel Adam'dan bir şarkı dinlemek istersiniz belki...
Öncelikle zarif adam Cahit Zarifoğlu kimdir, nerede doğdu? Kısaca bilgi vermek istiyorum sizlere...
1940'ta Ankara'da doğar Cahit. Babası hakim olduğu için çocukluğu Güneydoğuda geçer. İlkokula Siverek'te başlar, Maraş ve Ankara'da bitirir. Ortaokula ise Kızılcahamam'da başlar. Liseyi Maraş'ta bitirir. Cahit'in okul süreci zorlu geçmiştir.
Zarifoğlu, bu simin nereden geldiğini şu sözlerle anlatıyor
''Ceddimiz 300 yıl kadar önce Kafkasya'dan Maraş'a gelip yerleşmişler.
Bunlar üç kardeşmiş ve içlerinden birinin adı Zarif'miş. İşte bizim aile bu Kafkasyalı Zarif'ten geliyor. Daha çok bu sebeple olacak Kafkasya'yı çok seviyorum.''
Edebiyata lise yıllarında şiir ve kompozisyonlar yazarak başlar. Usta hikayeci Rasim Özdenören, şair Erdem Beyazıt, şair Alaaddin Özdenören ile aynı sıralarda okur Zarifoğlu.
Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatını bitirir. Öğrencilik zamanlarında çalışmak zorunda kalan Cahit, muhtelif gazetelerde sayfa sekreteri olarak çalışır. Bu sürede derslerini aksatsa da şairlik ve yazarlığa olan ilgisi ve sevgisi hiç bitmez.
Sezai Karakoç'un yayınladığı Diriliş dergisinde şiirleri yayınlanır. Ardından Nuri Pakdil ve arkadaşlarının yayınladığı dergiye yazmaya başlar. 1976'dan itibaren ise Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Rasim Özdenören, Akif İnan ve Nazif Gürdoğan'ın kuruculuğunu üstlendiği Mavera dergisi ortaya çıkar. Bu dergide şiirleri, birtakım senaryo çalışmaları, hikayeleri yayınlanır. Mavera dergisi, Zarifoğlu'nun şiirde ustalaştığı dönemdir.
ARİSTO CAHİT
Sessiz, içine kapanıktır Cahit. Suskunluğu arkadaşları tarafından zaman zaman yanlış anlaşılmalara neden olur. Çünkü arkadaşları yanlarında olmasına rağmen sohbetlerine katılmaz, umursamaz görünür. Bu suskun ve sürekli düşünceli hali karşısında arkadaşları Zarifoğlu'na 'Aristo Cahit' lakabını takarlar. Umursamadığı ve sessiz kaldığı olayları Zarifoğlu şiirlerine, günlüklerine yansıtır. Bu durum arkadaşları tarafından ilerleyen dönemlerde şaşkınlıkla karşılanır.
CESARET
Sessiz, içine kapanıktır Cahit. Suskunluğu arkadaşları tarafından zaman zaman yanlış anlaşılmalara neden olur. Çünkü arkadaşları yanlarında olmasına rağmen sohbetlerine katılmaz, umursamaz görünür. Bu suskun ve sürekli düşünceli hali karşısında arkadaşları Zarifoğlu'na 'Aristo Cahit' lakabını takarlar. Umursamadığı ve sessiz kaldığı olayları Zarifoğlu şiirlerine, günlüklerine yansıtır. Bu durum arkadaşları tarafından ilerleyen dönemlerde şaşkınlıkla karşılanır.
CESARET
Denizi çok seven Zarifoğlu sırf deniz sevgisinden deniz motoru kiralayan birinin yanında bir yazını karın tokluğuna çalışarak geçirir. Denizi doyasıya yaşar Zarifoğlu. Almancasını geliştirmek için Almanya'ya gider, Avrupa'yı otostopla gezer. Keşke biz de bu kadar cesaretli olabilsek ve tutkularımızın peşinden gidebilsek dedirten bir davranış doğrusu :)
Cahit Zarifoğlu'nun Şiir Hakkındaki Düşüncesi
'' Sanırım şiirin evi kalbdir ve kalble yazılmalıdır. Zekanın rolünü inkar ediyor değilim. Bilakis mutlaka gereğine inanıyorum. Buradaki inceliğe dikkat etmenizi isterim. Bu şuna benzer ki, İslam'la mükellef olmak için akıl şarttır, ama iman akılla değildir.''
''Şiir apayrı bir dünya, ayrı bir deniz.''
Ali Haydar Haksal'ın 'Zarif Şair Cahit Zarifoğlu' kitabının 'Cahit Zarifoğlu'nu Anlamak Üzerine' bölümünde Zarifoğlu ve şiiri hakkında bir anısı
Mavera dergisi İstanbul'a taşındığında bir okurun protesto mektubunu anımsadım. Kişi diyordu ki, ''Bu dergide Cahit Zarifoğlu ve Ali Haydar Haksal yazmayı sürdürürlerse bir yıl boyunca bu dergiyi almayacağım ve protesto ediyorum.''
Zarifoğlu'nun gülümseyen karesi gözlerimin önündedir. Bu esmer gülüşün 'güzeel' deyişi silinmiyor belleğimden. Hala bana acı bir tebessüm gibi gelir. Şiir dünyası için büyük bir kayıp oldu. Yukarıdaki anımı anlatmamın nedeni sanatçının yalnızlığını yaşadığının resmidir bu. Ama hüzünlü bir resmi. Her sanatçı ister ki eseri okunsun, izlensin. Kendilerini okuyan, gene de kendileri olurlar çoğu zaman.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder